İnsan beyninin kıvrımları ve çıkıntıları, hayvanlar alemindeki diğer beyinlere kıyasla çok daha karmaşıktır. Yeni bir araştırma, bu karmaşıklığın beynin bağlantı düzeyi ve akıl yürütme yeteneklerimizle ilişkili olabileceğini ortaya koyuyor.
Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'den (UC Berkeley) bir ekibin liderliğinde yürütülen araştırma, 43 genç katılımcının beyin şekilleri ve nöral aktivitesini inceledi. Çalışma özellikle akıl yürütme ve üst düzey bilişsel işlevlerden sorumlu olan lateral prefrontal korteks ve lateral parietal korteks bölgelerine odaklandı.
Beyindeki oluklar ve kıvrımlar sulci olarak bilinir. Bunların en küçüklerine ise üçüncül sulci denir. Beyin büyüdükçe en son oluşanlar bunlardır ve araştırma ekibi bu olukların bilişle nasıl bir ilişki içinde olduğunu görmek istedi.
Araştırmacılar, sulci oluşumunun bağlı beyin bölgeleri arasındaki mesafeleri kısalttığını ve bunun da nöral verimliliğin artmasına, dolayısıyla da bireysel bilişsel yeteneklerdeki farklılıklara yol açabileceği hipoteziyle yola çıktı.
Yapılan analizler, her bir sulci'nin kendine özgü bir bağlantı düzenine sahip olduğunu ve bazı bu olukların fiziksel yapısının, beyin bölgeleri (sadece birbirine yakın olanlar değil, daha uzak olanlar da dahil) arasındaki iletişim düzeyiyle ilişkili olduğunu gösterdi.
Bu bulgu, aynı araştırmacılardan bazılarının 2021'de yaptığı ve belirli sulci'lerin derinliğinin bilişsel akıl yürütme ile ilişkili olduğunu ortaya koyan çalışmasını destekliyor. Artık bilim insanlarının bunun neden böyle olabileceğini anlamalarına yardımcı olacak daha fazla veriye sahibiz.
Beyin korteksinin (dış katmanının) yüzde 60 ila 70'i kıvrımların içinde saklıdır ve bu desenler yaşla birlikte değişir. Üçüncül sulci de bireyler arasında önemli ölçüde farklılık gösterebilir.
Araştırmacılar, sulci'lerin gelişim sürecinde değişebileceğini, daha derin veya sığlaşabileceğini, gri maddenin incelip kalınlaşabileceğini belirtiyor. Ancak sulci'lerin boyutu, şekli, konumu ve hatta bazılarının var olup olmaması gibi belirli bir yapılandırmanın stabil bir bireysel farklılık olduğunu ekliyorlar.
Bu araştırmadan açıkça görülüyor ki, bu beyin yapılarındaki tepe ve vadiler (kıvrımlar) daha önce düşünülenden çok daha önemli. Bunlar sadece beyni kafatasının içine sığdırmak için rastgele oluşan katlanmalar değil, zamanla belirli yönlerde evrimleşmiş olabilirler.
Araştırmacıların beyin oluklarını inceleme konusunda büyük gelecek planları var. Gelecekte, bu sulci'lerin bir haritasının, çocuklarda beyin gelişimini değerlendirmeye ve nörolojik bozuklukları tespit etmeye yardımcı olması mümkün olabilir.
Ancak bunun gerçekleşmesi için daha yapılacak çok iş var. Araştırmacılar, beyin kıvrım uzunluğu ve derinliğinin, bilişsel yeteneklerimizi etkileyen birçok faktörden sadece ikisi olduğunu vurguluyor.
Bilişsel fonksiyonun, çeşitli anatomik ve fonksiyonel özelliklerdeki değişkenliğe bağlı olduğunu belirten araştırmacılar, eğitim kalitesi gibi deneyimin, bireyin bilişsel gidişatını şekillendirmede güçlü bir rol oynadığını ve bunun yetişkinlikte bile değiştirilebilir olduğunu bildiklerini ekliyor.
Araştırma, *Journal of Neuroscience* dergisinde yayımlandı.