Dünya genelinde antibiyotik direncine karşı verilen mücadelede durum pek iç açıcı değil. Antibiyotik direnci, hızla türümüzün önde gelen ölüm nedenlerinden biri haline gelerek 2019'da dünya çapında tahmini 5 milyon insanın hayatına mal oldu. Bu sayı, HIV/AIDS veya sıtmadan kaynaklanan yıllık ölüm sayısını şimdiden aşıyor ve ilaçlara dirençli enfeksiyon tehlikesinin artması bekleniyor.
Yeni yapılan bir araştırmaya göre, süper bakteri olarak adlandırılan bu mikroorganizmalar yeni doğan bebeklerde de endişe verici derecede yaygın olabiliyor. Hatta bu durum, sepsis için uygulanan ilk tedavi yöntemlerinin artık enfeksiyonların büyük çoğunluğuna karşı etkisiz kaldığı anlamına geliyor.
Araştırmacılar, bu yeni çalışma için Güneydoğu Asya'ya odaklanarak, 2019 ve 2020 yıllarında bölgedeki beş ülkenin 10 hastanesinden alınan yaklaşık 15.000 hasta bebeğe ait kan örneğini analiz etti.
Çalışmada tespit edilen enfeksiyonların çoğu, standart tedavilere yanıt vermesi beklenmeyen bakterilerden kaynaklanıyordu. Araştırma, neonatal sepsis için önerilen yaygın kullanılan antibiyotiklere karşı direncin yüksek oranlarda olduğunu ortaya koydu.
Çalışmanın ortak yazarlarından biri, bu hastanelerdeki hastalıklara yol açan bakteriler arasında antimikrobiyal direncin (AMR) endişe verici derecede yaygın olduğunu belirtiyor. Yapılan çalışmanın Güneydoğu Asya'daki bebeklerde görülen ciddi enfeksiyonların nedenlerini ortaya koyduğunu ve birçok mevcut tedaviyi yeni doğanlar için etkisiz hale getiren ürünlerin ciddi bir yükünü gösterdiğini vurguluyor.
Durum, bebekler için geliştirilen yeni antibiyotiklerin azlığıyla daha da karmaşıklaşıyor. Yeni bir antibiyotiğin deneme aşamasından geçip bebekler için onaylanmasının yaklaşık 10 yıl sürdüğü belirtiliyor. Başlangıçta bu kadar az yeni ilaç adayı varken, antibiyotik geliştirme alanında önemli bir yatırıma ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor.
Araştırma, yenidoğanlarda enfeksiyonlara neden olan Gram-negatif bakterilerin ağırlıkta olduğunu buldu. Hücre zarının yapısı nedeniyle Gram-negatif bakteriler, bazı antibiyotiklere karşı doğal bir dirence sahip olup, Gram-pozitif türlere göre antibiyotik direncini geliştirme olasılıkları daha yüksek. Bu bakteriler arasında yaygın olan E. coli, Klebsiella ve Acinetobacter gibi türlerin, incelenen enfeksiyonların neredeyse %80'inden sorumlu olduğu bildiriliyor.
Bu süper bakterilerin daha önce sadece daha büyük bebeklerde enfeksiyonlara neden olduğu düşünülürken, artık yaşamlarının ilk günündeki bebekleri de enfekte etmeye başladığı belirtiliyor. Neonatal sepsisin aciliyeti, laboratuvar testlerinin suçluyu tam olarak belirlemesi için nadiren zaman tanıyor. Bu nedenle doktorlar genellikle yayınlanan araştırmalardan rehberlik alarak tahminlerde bulunuyor. Ancak bu araştırmaların çoğu yüksek gelirli ülkelerden geldiği için dünyanın birçok yerinde sınırlı bir fayda sağlıyor.
Araştırmacılar, bu bulguların doktorların hangi tedavilerin işe yarama olasılığının en yüksek olduğunu hızlı bir şekilde belirlemelerine yardımcı olacak daha yerel olarak ilgili verilere olan ihtiyacı vurguladığını belirtiyor. Bölgeye özgü daha fazla gözetimin tedavi kararlarını yönlendirmesi gerektiği, aksi takdirde çocuk ölüm oranlarını azaltmada elde edilen on yılların ilerlemesinin tersine çevrilme riski olduğu ifade ediliyor.
Araştırma sonuçları ayrıca, yüksek gelirli ülkelere kıyasla çok daha yüksek bir oranla, mantar enfeksiyonlarının bebeklerdeki ciddi enfeksiyonların yaklaşık %10'una neden olduğunu da ortaya koydu. Bebeklerin hayatını kurtarma şansı en yüksek olan tedavileri reçete ettiğimizden emin olmamız gerekiyor.