Bir bebeğin ağlama sesi yüzünüzün kızarmasına neden oluyorsa, bu sadece bir kuruntu değil. Yeni bir araştırma, özellikle acı bildiren bebek ağlamalarının, yetişkinlerin yüzlerinde sıcak basmasına yol açtığını ortaya koyuyor. Bu durum, bizi harekete geçirme mekanizmasının bir parçası olabilir.
Bebeklerin çığlıkları, bir anlamda bilinçli olarak dayanılmazdır. Dil olmadan, bir bebeğin bakım verenlerinden ihtiyaç duydukları yardımı almasının en iyi yoludur. Ciddi sıkıntıdaki bir bebeğin çıkardığı ses titreşimleri, düşük seviyeli rahatsızlık çığlıklarından daha kaotiktir.
Acı çığlıkları, bir bebeğin çıkardığı diğer seslerden farklı bir şekilde oluşur: Kaburgalarını zorla kasarak, vokal tellerinden yüksek basınçlı hava patlamaları gönderirler. Bu, akustikçiler tarafından 'doğrusal olmayan olgular' (NLPs) olarak bilinen değişken periyotlu ve uyumsuz sesler üretir.
Yapılan çalışmada, uzmanlar bebeklerin ağlamalarına karşı yetişkinlerin sinir sistemlerinin bilinçaltı düzeyde nasıl etkilendiğini ve hangi fizyolojik tepkilerin ortaya çıktığını inceledi. Araştırmada, 41 katılımcı (21 erkek, 20 kadın, ortalama yaş 35) bebek ağlaması seslerine maruz bırakıldı. Katılımcılar, banyo gibi sıradan bir rahatsızlık anındaki veya aşı sonrası gibi acı hissettikleri anlardaki bebek ağlamalarını dinlediler.
Katılımcılar dinlerken, bir termal kamera yüzlerindeki sıcaklık değişimlerini izledi. Yüzdeki ısı artışı, kalp atışı, nefes alma ve sindirim gibi içsel vücut fonksiyonlarını kontrol eden, büyük ölçüde bilinçsiz sinir sistemimizin bir tepkisi olan otonom sinir sisteminin bir yanıtıdır.
Dinleme sonrasında katılımcılar, rahatsızlık mı yoksa acı mı duyduklarını düşündükleri sesleri bildirdiler. Araştırmacılar, 'Bir bebeğin ağlamasının ifade ettiği acıyı yansıtan otonom duygusal tepkinin bir işareti olan dinleyicinin yüzeyindeki sıcaklık değişimleri' şeklinde sonuçlandırdılar.
Daha yüksek düzeyde NLP içeren bir çığlığın, dinleyicilerin yüzlerinde daha güçlü bir kızarma tepkisine neden olduğu bulundu. Bu, bu kaotik seslerin, az veya hiç NLP içermeyen çığlıklardan daha etkili bir şekilde yetişkinlerin dikkatini fizyolojik düzeyde çektiğini gösteriyor. Bu tepki, hem erkek hem de kadın katılımcılarda eşit derecede görüldü.
Ancak araştırmacılar, bu çalışmanın henüz öncü olduğunu ve sonuçların yorumlanması ile metodolojik açıdan bazı soruları gündeme getirdiğini de belirtiyor. Örneğin, katılımcıların bebeklerle çok az deneyime sahip olmaları, sonuçların deneyimli ebeveynlerin fizyolojik tepkilerini tam olarak yansıtmayabileceğini gösteriyor. Gelecekteki çalışmalar, deneyime bağlı olarak fizyolojik tepkilerdeki farklılıkları ortaya koyabilir.
Bu araştırma, bebek ağlamalarının, özellikle acı ifade edenlerin, yetişkinlerde fizyolojik bir tepkiyi nasıl tetiklediğini anlamak adına önemli bir adım.