Uzun kulaklı baykuş (Asio otus), belirgin kulak püskülleri ve ağaçlık yaşam alanlarına uyum sağlayan kamuflaj desenleriyle bilinen görkemli bir yırtıcı kuştur. Ancak bilim insanları, bu baykuşların benekli orman kamuflajının belirli bir ışık altında, kanatlarının iç kısımlarındaki tüylerin floresan, parlak pembe renkte parladığını keşfetti.
Bir grup bilim insanı, baykuşların 2020 baharında bir bölgeden göç ettiği sırada yakalanan 99 uzun kulaklı baykuşun kanatlarının iç kısmından alınan tüyleri inceledi. Amaçları, bu popülasyonun sergilediği çeşitli pembe floresan pigment tonlarını kataloglamak ve bunu görebilen baykuşlar için ne anlama gelebileceğini çözmekti.
Porfirin adı verilen ışığa duyarlı pigmentlerin yaydığı bu eflatun floresan ışığı, baykuşların gözleri (ve ultraviyole spektrumunu görebilen diğer kuşların gözleri) UV ışığına ihtiyaç duymadan algılayabiliyor. Ancak kendi memeli gözlerimizin gördüğü spektrumda olmaması, bunun avları olan kemirgenler ve diğer küçük memeliler tarafından tespit edilmeden diğer baykuşlara sinyal göndermek için mükemmel bir yol olabileceğini düşündürüyor.
Porfirinlerin ışığa duyarlılığı sadece parlamalarına neden olmakla kalmaz, aynı zamanda sürekli güneş ışığına maruz kaldıklarında bozunmalarına da yol açar. Bu genellikle kuşların tüylerindeki floresanın tüy dökme dönemleri arasında yaşla birlikte solması anlamına gelir.
Kuş tüylerindeki diğer pigment türlerinin, potansiyel rakiplere ve eşlere yaş, cinsiyet, boyut ve genel sağlık hakkında sinyal göndermede rol oynadığını biliyoruz. Örneğin, araştırmacılar, uzun kulaklı baykuşların cinsiyetini, koyu (dişi) veya açık (erkek) tüy renklerine göre tahmin edebiliyorlardı, ancak bu sistem bile kusursuz değildi ve yaklaşık üçte biri ara renkleri nedeniyle cinsiyeti belirlenemiyordu.
Ancak baykuşların bu ultraviyole renkli “iç çamaşırlarında” benzer mesajların yazılı olup olmadığı henüz bilinmiyor.
Araştırma ekibi, daha yaşlı kuşların tüylerinde genç kuşlara göre çok daha yüksek konsantrasyonlarda floresan pigment buldu. Ayrıca, bu pigmentlerin koyu renkli dişilerde açık renkli erkeklere göre daha güçlü olduğunu belirledi. Daha genç ve genel olarak daha soluk renkli kuşlarda ise, daha ağır olanların pigmentleri daha güçlüydü. Yazarlar, bunun pigmentlerin bir baykuşun sağlığının 'dürüst bir işareti' olarak işlev görebileceğini düşündürdüğünü belirtiyor.
Bilim insanları makalelerinde, "Uzun kulaklı baykuşlarda sergilenen floresan pigmentlerin cinsel seçilimde kullanılması mümkündür" diye yazıyor. "Bu pigmentlerin doğrudan sergilenebileceği tek zaman (uçuş sırasında hariç) kur yapma davranışı sırasında olabilir. Bu sırada erkek, dişileri çekmek için kur uçuşu yapar."
Ancak baykuşlar, erkeğin uçuşu sırasında sergilenen kanat parıltısındaki ince farklılıklara duyarlı olsalar bile, dişilerin kanatlarının neden bu kadar daha parlak olduğunu açıklayamıyorlar.
Bilim insanlarından biri, "Ayrıca, bu özellik katı bir ikili yapı izlemiyor; bu baykuşlardaki floresan pigment miktarı, pigment miktarının boyut, yaş ve cinsiyetle hep birlikte ilişkili olduğu bir spektrumda var" diyor.
Ekip, büyük pigment farklılıklarının altında başka bir neden olabileceğinden şüpheleniyor: ısı düzenlemesi. Yumurta kabuklarındaki floresan pigmentlerin, kızılötesi dalga boylarını yansıtarak ısıyı düzenlemeye yardımcı olduğu biliniyor ve dişi baykuşların iç kanat tüylerinde de benzer bir işlev görerek kuluçka sırasında ısı kaybını sınırlayabilir.
Araştırmacılar, "Bu alternatif hipotez, dişilerin neden önemli ölçüde daha fazla floresan pigmente sahip olduğunu açıklayabilir, çünkü erkekler kuluçkaya yatmaz ve av için avlanırken fiziksel olarak daha aktiftir, dişiler ise kuluçkada birincil rolü üstlenir" diye belirtiyor.
Bu araştırma, ilgili bilimsel dergide yayınlandı.