Ara

Araçların Çevresel Ayak İzleri Ortaya Kondu: En Az Kirlilik Yaratan Hangi Araçlar?

Günümüzde çevresel etkileri en aza indirmek, bireysel tercihler açısından giderek daha önemli hale geliyor. Özellikle yeni bir araç satın alırken, yaşam döngüsü boyunca en düşük karbon emisyonuna sahip seçenekleri tercih etmek isteyenler için detaylı bir çalışma sonuçları dikkat çekiyor. Michigan Üniversitesi'nden bir araştırma grubu tarafından yürütülen kapsamlı bir çalışma, araçların güç aktarma organları, konum ve kullanım alışkanlıkları gibi faktörleri göz önünde bulundurarak farklı araç türlerinin "doğumdan ölüme" kadar olan toplam karbon etkisini hesapladı. Çalışma, elektrikli araçların ve kompakt modellerin çevresel açıdan daha avantajlı olduğunu ortaya koyuyor.

Çalışma, içten yanmalı motorlu araçları, hibrit, belirli menzillere sahip şarj edilebilir hibrit (PHEV) ve tam elektrikli (BEV) araçları karşılaştırıyor. Bu analizler, sedanlardan SUV'lara ve kamyonetlere kadar farklı araç sınıflarını kapsıyor. Araştırmacılar, Argonne Ulusal Laboratuvarı tarafından geliştirilen bir yaşam döngüsü değerlendirme modelini ve ABD Çevre Koruma Ajansı'nın 2025 model araç verilerini kullandı.

Beklendiği gibi, fosil yakıtla çalışan bir kamyonet en yüksek karbon ayak izine sahip. Şehir içi ve şehirlerarası sürüş karışımında, bir kamyonet mil başına yaklaşık 486 gram CO2 eşdeğeri (g CO2e) yayıyor. Buna karşılık, daha küçük bataryalı kompakt bir elektrikli sedan, yaşam döngüsü emisyonlarının yalnızca %17'sini oluşturuyor ve mil başına sadece 81 g CO2e'ye neden oluyor.

Daha kısa menzilli elektrikli kamyonetler de çevresel açıdan oldukça iyi performans gösteriyor. Bu tür araçlar, benzinli kamyonetlerin ayak izinin yalnızca %25'i kadar bir etkiye sahip.

Farklı Güç Aktarma Organlarının Karşılaştırılması

Hibrit (şarj edilmeyen) araçlar, içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla karbon emisyonlarını sadece %11 ila %13 oranında azaltıyor. 35 mil menzilli şarj edilebilir hibritler (PHEV'ler), emisyonları %53-56 oranında azaltırken, 50 mil menzilli olanlar ise emisyonları %56-60 oranında düşürüyor. Bu oranlar, PHEV'lerin elektrik modunda kullanım oranlarına göre değişiklik gösteriyor.

Tam elektrikli araçlarda (BEV) ise en küçük batarya paketine sahip modellerin en az çevresel etkiye sahip olduğu görülüyor. 400 mil menzilli BEV'ler, benzer içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla %67-69 daha düşük yaşam döngüsü emisyonuna sahip. 300 mil menzilli BEV'ler ise %81-83'lük bir azalma sağlıyor. 200 mil menzilli bir BEV, eşdeğer benzinli bir araca göre yalnızca %25-26 oranında CO2e'ye katkıda bulunuyor.

Elektrikli araçlarda büyük bataryaların verimsiz olduğu anlamına gelmiyor. Elektrikli araçlar için batarya üretimi oldukça enerji yoğun bir süreç. İçten yanmalı motorlu ve hibrit araçların emisyonlarının büyük çoğunluğu (%92 ve %89) yol kullanımından kaynaklanırken, elektrikli araçlarda bu oran batarya boyutuna bağlı olarak %48-60'a kadar düşüyor.

Sürüş Davranışının Rolü

Araştırmacılar, sadece işe gidip gelenler, ara sıra uzun yol yapanlar ve yük taşıyan profesyoneller gibi farklı sürüş senaryolarını da modelledi. Elektriğin kaynağının, bir elektrikli aracın ne kadar temiz olacağını etkilediği bilinen bir gerçek. Örneğin, hidroelektrik enerjisi kullanan bölgelerde elektrikli araçların çevresel faydası, kömür santrallerine dayalı bölgelere göre daha fazla oluyor.

Çalışma, çekme gibi durumları incelemese de, farklı yüklerin emisyonları nasıl değiştirdiğini de analiz etti. Rejeneratif frenleme ve daha yüksek verimlilik sayesinde, yüklerin elektrikli araçlar üzerindeki etkisi, yalnızca fosil yakıt kullanan araçlara göre daha az. Örneğin, 2.500 libre (yaklaşık 1130 kg) yük taşıyan bir BEV kamyonet, mil başına %13 daha fazla karbon yayarken, içten yanmalı motorlu bir kamyonet bu oranı %22 artırıyor ve bu artış, zaten çok daha yüksek olan başlangıç seviyesinden kaynaklanıyor.

Araştırmacılar, emisyonları ilçe düzeyine kadar hesaplayarak yerel farklılıkları da ortaya koydu. Ancak, elektrik üretim yöntemleri nedeniyle, ABD'nin Orta Batı ve Apalaş bölgeleri elektrifikasyondan daha az fayda sağlarken, Kuzeydoğu ve Pasifik Kuzeybatı bölgeleri en fazla faydayı görüyor.

Önceki Haber
Rusya, Ukrayna Bağımlılığını Kırmak İçin Yeni Soyuz-5 Roketini Tanıtıyor
Sıradaki Haber
SK Hynix'ten Devrim: 2TB'lık Yeni NAND Teknolojisiyle Depolama Sınırları Zorlanıyor!

Benzer Haberler: