Ara

Alzheimer’a Karşı Yeni Umut: Kenevirin Düşük Dozları Bilişsel Gerilemeyi Durdurdu!

Yaşlanan dünya nüfusuyla birlikte Alzheimer hastalığı gibi bunama türleriyle yaşayan insan sayısı artıyor. Henüz kesin tedavilerin olmaması ve mevcut ilaçların sınırlı etkileri göz önüne alındığında, yeni tedavi yaklaşımlarına olan ilgi de giderek büyüyor. Bu yaklaşımlardan biri de kenevir bitkisinden elde edilen kannabinoidler.

Uluslararası Journal of Alzheimer's Disease'de yayımlanan küçük bir Brezilya araştırması, hafif Alzheimer hastalarında kenevir özütünün mikrodozlarının etkilerini inceledi. Sonuçlar, kenevirin bilinen "kafa yapıcı" etkileri olmadan olumlu etkiler buldu.

Mikrodozların Mantığı

Federal Latin Amerika Entegrasyon Üniversitesi'nden Profesör Francisney Nascimento ve ekibi tarafından yürütülen çalışmada, hafif Alzheimer tanısı konmuş 24 yaşlı hasta (60-80 yaş arası) yer aldı. Hastalara, THC ve CBD içeren ve son derece düşük konsantrasyonlarda (her bir kannabinoidden 0.3 mg) bulunan bir kenevir özütünden hazırlanan yağın günlük kullanımı değerlendirildi. Bu düşük dozlar, bitkinin eğlence amaçlı kullanımında görülen "kafa yapıcı" etkiye neden olmuyor.

Kullanılan özüt, Brezilya'nın en büyük hasta derneklerinden ABRACE tarafından bağışlandı ve herhangi bir kenevir şirketi veya başka bir finansman kaynağından destek alınmadı.

"Mikrodosing" terimi genellikle psikedelik maddelerin eğlence amaçlı kullanımıyla ilişkilidir. Dozun büyüklüğü göz önüne alındığında, herhangi bir etkisi olup olmadığı sorgulanabilir. Ancak araştırmacıların bu mikrodozu tercih etmesinin bir dayanağı vardı.

Daha önceki çalışmalarda, çok düşük THC dozlarının yaşlı farelerde bilişsel fonksiyonları iyileştirdiği, hipokampustaki gen ekspresyon modellerini ve beyin sinaps yoğunluğunu genç hayvanlardakine benzer seviyelere geri döndürdüğü gösterilmişti. Sonrasında, farelerde yapılan diğer çalışmalar, nöroproteksiyon ve normal beyin aktivitesini düzenlemede önemli olan endokannabinoid sistemin yaşlanma sırasında doğal olarak azaldığını güçlendirmişti.

Bu bulgulardan ilham alan ekip, başlangıçta bir Alzheimer hastasında 22 ay boyunca kenevir özütünün mikrodozunu denedi ve bilişsel iyileşme gözlemledi. Bu durum, gözlemlenen bilişsel geliştirici etkileri doğrulamak için daha kapsamlı bir klinik deneme yapma kararına yol açtı. Bu ikinci çalışma, kontrollü, rastgele ve çift kör bir klinik deneme olarak yürütüldü.

Bulgular Neler Gösterdi?

Kenevir tedavisinin etkisini objektif olarak ölçmek için çeşitli klinik ölçekler kullanıldı. Bu kez, bunama hastalarında bilişsel fonksiyonları değerlendirmek için yaygın olarak kullanılan mini-mental state exam (MMSE) ölçeğinde iyileşme gözlemlendi. Hastalara sorulan bir dizi sorudan oluşan bu geçerli ölçekle, 24 haftalık tedaviden sonra kenevir özütü alan grup, puanlarında bir stabilizasyon gösterirken, plasebo grubunda bilişsel gerileme (Alzheimer semptomlarında kötüleşme) görüldü.

Etki mütevazı ancak ilgiliydi; kenevir mikrodozu kullanan hastalar, plasebo gruplarına kıyasla iki ila üç puan daha yüksek skor aldı (MMSE'de tam puan 30'dur). Bilişsel fonksiyonları korunmuş veya orta derecede bozulmuş hastalarda birkaç hafta içinde büyük değişiklikler beklemek gerçekçi olmayabilir.

Kenevir özütleri, depresyon, genel sağlık veya genel yaşam kalitesi gibi diğer bilişsel olmayan semptomları iyileştirmedi. Öte yandan, yan etkilerde herhangi bir farklılık gözlenmedi. Bu durum, muhtemelen kullanılan son derece düşük dozdan kaynaklanıyordu.

Bu sonuç, yaşlanma sırasında endokannabinoid sinyalizasyonunda bir azalma olduğunu ve bunun da yaşlanan beyinlerin kannabinoidlerin koruması olmadan bilişsel bozulmaya daha yatkın hale geldiğini bulan bir önceki çalışmanın bulgularını yansıtıyor. Kannabinoidler, diğer mekanizmaların yanı sıra, beyindeki inflamasyon tetikleyicilerini azaltarak bilişsel fonksiyonları koruyor gibi görünüyor.

Yeni Bir Paradigma: "Kafa Yapmadan" Kenevir

Kenevirin beyin yaşlanmasının tedavisinde terapötik bir araç olarak kabul edilmesinin önündeki en büyük engel belki de bilimsel değil, kültüreldir. Birçok ülkede "kafa yapma" korkusu, birçok hastayı ve hatta sağlık profesyonellerini caydırıyor. Ancak bu tür çalışmalar, bilinç durumunda fark edilebilir değişikliklere neden olmayan ancak inflamasyon ve nöroplastisite gibi önemli biyolojik sistemleri modüle edebilen, çok düşük dozlar kullanarak bu sorunun üstesinden gelmenin yolları olduğunu gösteriyor.

Kenevirin mikrodozları, psikoaktif bölgeden kaçınarak hala faydalar sağlayabilir. Bu durum, özellikle hafif bilişsel bozukluğu olan veya demans aile öyküsü bulunan yaşlılar gibi daha hassas popülasyonlarda, önlemeye odaklanan yeni formülasyonların önünü açabilir.

Sonraki Adımlar Nelerdir?

Potansiyeline rağmen, çalışmanın önemli sınırlamaları da bulunmaktadır: örneklem büyüklüğü küçüktür ve etkiler bilişsel ölçeğin tek bir boyutuna indirgenmiştir. Yine de bu çalışma, Alzheimer hastalarında mikrodoz yaklaşımını başarıyla test eden ilk klinik deneme olarak emsalsiz bir adım temsil ediyor. Bu, bu bitkiye önemli hastalıkların tedavisinde bakmak için yeni bir yol sunuyor.

İleriye dönük olarak, daha fazla katılımcı, daha uzun takip süreleri ve biyolojik belirteçlerle (nörogörüntüleme ve inflamatuar belirteçler gibi) kombinasyon halinde yeni çalışmalara ihtiyaç duyulacaktır. Ancak o zaman temel soruya yanıt verilebilecektir: Kenevir, Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlatabilir mi? Bu konuda önemli bir adım atmış olsak da, şimdilik soru yanıtsız kalmaya devam ediyor.

Önceki Haber
Güneş Yatakları Cildinizi Genetik Seviyede Nasıl Yaşlandırıyor? Bilim Dünyası Aydınlattı!
Sıradaki Haber
Geleceğin Uyduları Disk Şeklinde mi Olacak? Yeni Teknolojiler Keşfediliyor!

Benzer Haberler: