Almanya'da faaliyet gösteren bir internet servis sağlayıcısının, müşterilerine sunduğu "fiber optik DSL" bağlantılarında aslında son kısımda bakır kablo kullandığı ortaya çıktı. Koblenz Bölge Mahkemesi, bu durumu "tüketiciyi yanıltıcı" bularak şirketin bu şekilde reklam yapmasını yasakladı.
İddialara göre, internet servis sağlayıcısının web sitesini ziyaret eden ve bağlantı durumunu sorgulayan kullanıcılar, hatlarının tamamı fiber optik olmasa bile "1&1 fiber optik DSL bağlantısı mevcut" gibi işaretler görüyordu. Daha da önemlisi, şirket bu bağlantılar için fiber optik tarifeleri uygulayarak müşterilerin tam fiber hizmet aldıkları izlenimini yaratıyordu.
Gerçekte ise fiber optik kablolar, genellikle yerleşim bölgelerindeki dağıtım kutularında veya apartmanların teknik odalarında sonlanıyor. Bu noktadan sonra, şirketin kendi evlerine kadar olan bağlantılar için bakır hatlar kullandığı belirtiliyor. Bu bakır hatlar, vektörleme teknolojisiyle desteklenerek, bağlantı kutusundan geçen birden fazla hattın birbirini etkilemesi azaltılıyor ve DSL hızları 100 Mbps'ye kadar yükseltilebiliyor. Bu da kullanıcılara, ödedikleri ve aldıkları hizmetin fiber optik olduğu yanılgısını veriyor.
Bu bağlantıların aylık ücretleri DSL tarifeleriyle uyumlu olsa da, şirketin "fiber optik" vurgusu ve sunumu, terimlere ve fiyatlandırmaya hakim olmayan müşterileri kolaylıkla yanıltabiliyor. Bu durum üzerine, Alman Tüketici Örgütleri Federasyonu şirkete dava açtı. Federasyon başkanı, "Görünürde fiber optik vaat edip sadece DSL sunmak, müşterileri aldatmaktır" şeklinde konuştu.
Alman mahkemeleri de tüketici grubunun yanında yer alarak, şirketin "fiber optik" terimini kullanmasının yanıltıcı olduğuna karar verdi. Zira tüketiciler "fiber optik" duyduğunda, genellikle evlerine kadar tamamen fiber bağlantı bekliyorlar. Şirketin ince yazılarında bağlantının bir kısmının bakır hat kullandığına dair bilgilerin yer aldığı raporlansa da, yargı, bu durumun müşterileri tam fiber bağlantı aldığına dair yanıltmasını engellemek için yeterli olmadığına hükmetti.
Bu gelişmeyle tüketici örgütü bir zafer kazanmış olsa da, mahkeme kararının henüz kesinleşmediği belirtiliyor. Şirketin karara itiraz ettiği ve daha üst bir mahkemenin kararını beklemek gerekeceği ifade edildi. Bu süreç, şirketin reklam stratejisini değiştirmeye zorlanıp zorlanmayacağını belirleyecek.