Ara

ABD’nin Tayvan’dan Yarım Çip Üretimi Talebi: Eksik Parça Yerli Tedarik Zinciri mi?

Amerika Birleşik Devletleri'nin, Tayvan'dan Amerikan pazarına yönelik çip üretiminin yarısını ABD'de gerçekleştirme yönündeki 50/50'lik anlaşma teklifi, yerli tedarik zincirinin henüz olgunlaşmamış olması nedeniyle önemli bir eksiğe sahip. Yetkililer ve analistler, bu teklifin Tayvan'ın arz kısıtlamaları üzerindeki etkisini abarttığını, ABD çip endüstrisinin mevcut durumunu göz ardı ettiğini ve küresel tedarik zincirinin kendine özgü zorluklarını hesaba katmadığını belirtiyor.

Teklifin Detayları

ABD Ticaret Bakanı'nın yaptığı ön görüşmelerde, Amerikan pazarına giden çip üretiminin yarısının yerli tesislerde yapılmasını sağlayacak bir düzenleme ele alındı. Bu planın hayata geçmesi durumunda, ABD'nin Tayvan'a olan bağımlılığının azalması ve olası bir kriz durumunda daha bağımsız hareket edebilmesi hedefleniyor. Teklif, Tayvan'ın güvenliğini de destekleyici bir unsur olarak görülüyor; zira ABD'nin daha güçlü bir çip üretim altyapısına sahip olması, adayı daha kolay koruyabilmesi anlamına geliyor.

Bu yaklaşım, Tayvan'ın dünyanın en gelişmiş mantık çiplerinin %90'ından fazlasını üretmesi ve bu çiplerin ABD'de geliştirilmesi gerçeğinden kaynaklanıyor. ABD'nin mevcut yönetimi, üretim yükünü paylaşarak Tayvan'ı daha iyi savunabileceğine inanıyor. Ayrıca, ABD hükümeti bu işbirliğini savunma taahhütleriyle de ilişkilendirdi. Ekonomik baskı unsuru olarak ise ithal çiplere %100 gümrük vergisi teklif edildi, ancak ABD'de fabrika yatırımı yapan şirketlere muafiyetler sunularak yerli üretimin teşvik edilmesi amaçlandı. Bu gümrük vergilerinin küçük üreticilere zarar vermesi bekleniyor.

Günümüz Amerikan Çip Endüstrisi

ABD'nin mevcut çip üretim kapasitesi, özellikle 5G veya yapay zeka gibi teknolojiler için gereken ileri düzey çipleri üretme konusunda yetersiz kalıyor. Analog Devices, GlobalFoundries, Texas Instruments, SkyWater ve onsemi gibi firmalar, otomotiv, güç sistemleri ve endüstriyel ekipmanlarda kullanılan pek çok olgun düğümlü yarı iletkeni yurt içinde üretiyor. Intel de ABD'de gelişmiş mantık çiplerinin önemli bir kısmını üretiyor. Samsung ve TSMC ise Amerika'daki gelişmiş fabrikalarını genişletme hedefinde.

Ancak ABD, yapay zeka hızlandırıcıları, CPU'lar, akıllı telefonlar ve sunucular gibi alanlarda kullanılan en yeni mantık çiplerinde geride kalıyor. Çip üretimini coğrafi olarak %50-%50 bölmek yerine, asıl sorunun ileri düzey çip üretim kapasitesi ve paketleme altyapısındaki eksiklikler olduğu belirtiliyor.

TF International Securities'den analist Ming-Chi Kuo, ABD'nin Tayvan ile yürüttüğü çip üretimini dengeleme görüşmelerinde net bir tanım eksikliği olduğunu vurguluyor. Bu durum, Tayvan'ın bu tür bir 50/50 görüşmesi yapmadığını açıklamasının da bir nedeni olarak gösteriliyor.

Tayvan, ABD ile işbirliğini tek taraflı bir kota yerine karşılıklı fayda sağlayan bir süreç olarak görüyor. TSMC yönetimi, ABD tesislerine bağlılıklarını sürdürürken, kaynakları yurt dışına aşırı genişletme konusunda dikkatli davranıyor. Karmaşık üretim zincirlerinin kısa sürede kopyalanamayacağını belirtiyorlar.

ABD, uzun yıllardır ileri düzey mikroelektronik alanında kaybettiği zemini geri kazanmaya çalışıyor. Intel en son ürünlerini ABD'de üretiyor, ancak AMD ve Nvidia gibi firmalar fabrika sahibi olmadan tasarıma odaklanıyor. GlobalFoundries ise ileri düzey işlem teknolojileri geliştirmeyi durdurdu. Bu durum, ABD'de geliştirilen gelişmiş çiplerin üretiminin maliyet ve lojistik nedenlerle Tayvan merkezli TSMC ve UMC tarafından üstlenilmesine yol açtı. Çoğu PC ve akıllı telefonun Asya'da monte edilmesi, çiplerin de orada üretilmesini mantıklı kılıyor.

50/50 Anlaşması Mümkün mü?

ABD'nin 50/50 çip üretimi hedefi, Amerikan ve Tayvan'ın yetenekleri arasındaki büyük fark nedeniyle oldukça iddialı. TSMC tek başına, dünyanın geri kalanından daha fazla gelişmiş çip üretiyor. Bu açığı kapatmak için onlarca yeni fabrika, Avrupa ve ABD'den ileri düzey araçlar ve binlerce vasıflı işçiye ihtiyaç duyuluyor, ancak ABD'de bu işgücü açığı bulunuyor.

Sanayi liderleri, ABD'deki ileri düzey üretim işgücü yetersizliğinin yeni fabrikaların inşasını ve işletilmesini zorlaştırdığı konusunda defalarca uyarıda bulundu.

TSMC'nin ABD'deki genişleme planları, tarihteki en büyük yabancı yarı iletken yatırımlarından birini temsil ediyor. Bu plan, gelişmiş düğümler için altı fabrika, iki gelişmiş paketleme tesisi ve bir araştırma merkezini içeriyor. Arizona'daki ilk tesisin seri üretime geçmesi ve ikinci tesisin de ABD hükümetinin talebiyle daha yeni teknolojileri içerecek şekilde güncellenmesi bekleniyor.

Analistler, ilk üç fabrikanın 2028 ile 2030 yılları arasında tam kapasiteye ulaşmasını bekliyor. TSMC'nin ABD'deki kapasitesinin 2030'a kadar küresel üretiminin yaklaşık %10 ila %15'ini oluşturacağı ve tüm fazlar tamamlandığında bu oranın %25 ila %30'a ulaşabileceği tahmin ediliyor. Bazı tanımlamalara göre bu seviye, tek başına TSMC'nin Arizona'daki fabrikasında ABD'nin ileri düzey çip talebinin yarısını karşılayabilir.

Ancak asıl kısıtlayıcı faktörün çip üreticilerinin yatırım istekliliği değil, çip üretimini destekleyen ekosistemin kendisi olduğu vurgulanıyor. Ultra saf fotorezist, dolgu maddesi ve sıvı monomer kaplamaları gibi malzemeleri tedarik eden tedarik zincirinin büyük ölçüde Japonya'ya odaklanmış durumda. Bu firmaların ABD'de üretim veya lojistik merkezleri kurması zaman alacak ve başlangıçta ticari olarak cazip olmayabilir.

JSR gibi firmaların ABD'de fabrika kurma konusunda isteksiz olduğu belirtiliyor. Ancak ABD'de gelişmiş üretim kapasitesinin artmasıyla bu durumun değişebileceği düşünülüyor. Küresel fotorezist pazarının 2028 yılına kadar 5,3 milyar dolara ulaşması bekleniyor ve ABD'nin bu pazarda önemli bir paya sahip olabileceği öngörülüyor.

Japon malzemelerine olan bu bağımlılık, fabrikaların ABD'ye taşınmasının otomatik olarak güvenlik sağlayacağı varsayımını zayıflatıyor. Eğer jeopolitik gerilimler Doğu Asya ticaret yollarını aksatırsa, Japon firmalarının Amerikan müşterilerine kimyasal tedarik etmeye devam edip edemeyeceği belirsiz. Bu nedenle, çip üretimini ABD'ye taşımak, tedarik zincirinin yerelleştirilmesi olmadan güvenlik açıklarını bir bölgeden diğerine kaydıracaktır.

Aynı durum, litografi araçları hala vazgeçilmez olan Avrupa ve Hollanda'dan gelen ekipman tedarikçileri için de geçerli. Yarı iletken dayanıklılığı, hammadde tedarikinden çip üretim ekipmanlarına ve paketleme tesislerine kadar tüm küresel ekosisteme bağlıdır, sadece wafer fabrikalarının coğrafi konumuna değil.

Finansal Açıdan Mantıklı mı?

ABD'de üretilen çiplerin Asya'da üretilenlerden daha pahalı olduğu düşünüldüğünde, ABD için çip üretiminin yarısını kendi topraklarında gerçekleştirmenin finansal olarak mantıklı olup olmadığı sorusu ortaya çıkıyor. ABD'de üretilen çiplerin Tayvan'da üretilenlere göre %30 daha yüksek maliyetle sunulduğu belirtiliyor. Bu ek maliyeti karşılayabilecek büyük şirketler olsa da, tüm şirketler bu imkana sahip değil.

Ayrıca, Asya'daki endüstriyel ekosistemler, hammadde tedarikçilerinden fabrika alet satıcılarına kadar uzanan geniş bir ağa sahip, bu da hızlı bakım ve düşük lojistik maliyetleri sağlıyor. Yeni ABD fabrikalarının bu ağı sıfırdan yeniden kurması ve çıktılarının uzun süredir faaliyet gösteren tesislerle rekabet edebilmesi yıllar sürecektir.

Sonuç olarak, ABD'deki son kullanıcılar, ABD'de üretilen çipler için daha fazla ödeme yapacaktır. Bu fark, her bir bileşen için küçük görünse de, endüstri genelinde önemli ölçüde artacaktır. Otomobillerden tıbbi cihazlara, bilgisayarlardan akıllı telefonlara kadar silikon kullanan her şey, bu ek maliyetin bir kısmını absorbe edecek ve daha pahalı hale gelecektir.

Ancak durum güvenlik ve dayanıklılık açısından değerlendirildiğinde mantığı değişiyor. ABD, dünya yarı iletken tedarikinin yaklaşık %25-33'ünü tüketirken, üretiminin yalnızca yaklaşık %10-12'sini gerçekleştiriyor ve ileri düzey kapasitesi sınırlı. Öte yandan, Tayvan tek başına en gelişmiş mantık çip üretiminin yaklaşık %90'ını oluşturuyor. Herhangi bir kesinti, çatışma, abluka veya deprem, bulut altyapısından savunma elektroniğine kadar her şeyi etkileyebilir.

Hassas mikroelektroniklerin çoğu ABD dışında üretilmese de, kesintilerin neden olabileceği ekonomik zarar, askeri zarara eşdeğer olabilir. Bu nedenle, önerilen 50/50 planı, Asya üretiminde aksamalar olması durumunda ABD ve müttefiklerinin ekonomik ve askeri devamlılığını garanti eden bir sigorta poliçesi olarak görülebilir. Ayrıca, her fabrika yan sanayileri çeker, yerel inovasyonu artırır ve daha büyük dolaylı değer üreten teknik becerileri yeniden inşa eder. Finansal getiri zayıf görünse de, uzun vadeli endüstriyel getirisi önemli olabilir. Amerika'nın çiplerinin yarısını yurt içinde üretmek verimsiz olabilir, ancak stratejik açıdan önemlidir.

Siyasi Sembolizm

ABD'nin çip üretimini artırma hedefi, yalnızca ekonomik ve savunma boyutlarıyla sınırlı değil. Yarı iletken kendi kendine yeterliliğin siyasi sembolizmi, özellikle belirli bir yönetim için büyük önem taşıyor. Yerli çip üretiminin genişletilmesi, ekonomik milliyetçilik ve sanayinin yeniden canlandırılması hedefleriyle örtüşüyor ve Intel, Samsung ve TSMC gibi firmaların büyük duyuruları, bu hedeflere yönelik somut ilerleme kaydedildiği algısını güçlendiriyor.

TSMC'nin toplam 165 milyar dolarlık yatırım taahhüdü ve diğer çip üreticilerinin önemli planları, bu anlatıyı pekiştiriyor. Bu taahhütlerin birçoğu farklı bir yönetimin iktidarda olduğu dönemde yapılmış olsa ve tam kapasiteye ulaşmak yıllar alacak olsa da, siyasi olarak sembolik bir değeri var.

Bu süreçte, Washington ve Taipei arasındaki ticaret müzakereleri devam ediyor ve Tayvan'dan çip alıp ABD'ye tedarik eden şirketler için gelecekteki gümrük vergileri bu müzakerelere bağlı olacak.

Yarı iletken tedarikinde bir denge kurmak, düzenleyiciler, işgücü geliştirme ve tedarikçi yerelleştirme gibi alanlardaki darboğazları ele almakla mümkün olacak. TSMC'nin ABD'deki inşaat çalışmaları beklenenden daha hızlı ilerliyor ve 2030'ların başında Amerikan fabrikaları yerel talebin önemli bir bölümünü karşılayabilir.

Ancak küresel yarı iletken tedarik zincirini, başta Amerika ve Tayvan olmak üzere birden fazla büyük dikey entegre yarı iletken üretim merkeziyle donatılmış bir modele dönüştürmek, ABD hükümetinin kontrolü dışındaki değişiklikleri gerektirecektir.

Sırada Ne Var?

ABD'nin gerçek stratejik özerkliği, sadece ileri düzey mantık fabrikalarından fazlasını gerektirecektir. Litografi sistemleri Avrupa'da üretilirken, sofistike hammaddeler Japon şirketleri tarafından tedarik ediliyor ve bu şirketlerin bu hammaddeleri Kore, Tayvan veya ABD'de üretme planları bulunmuyor.

Tüm gelişmiş işlemciler belleğe ihtiyaç duyar ve sadece Micron ABD'de DRAM üretmeyi planlıyor. HBM bellek yığınlarını Amerika'da monte etmeyi planlayan SK hynix bile, gerçek HBM DRAM kalıplarını bu ülkede inşa etme planına sahip değil.

Dikey entegre bir yarı iletken tedarik zinciri olmadan, bu zincirin inşası yıllar süreceğinden, stratejik özerklik vizyonu pratik bir bağımsızlık yolu olmaktan çok, siyasi bir konuşma konusu olarak kalacaktır.

Önceki Haber
Çin'den Kritik Hamle: Nadir Toprak Elementleri İhracatı Kısıtlanıyor, Bilgisayar Bileşenleri Risk Altında!
Sıradaki Haber
Valve'dan Yeni VR Gözlüğü "Deckard" Üretimde: Yıllık 600 Bin Adet Hedefleniyor

Benzer Haberler: