Amerika Birleşik Devletleri, yapay zeka alanındaki liderliğini korumak için yeni ve radikal bir adım atmayı değerlendiriyor: Üst düzey yapay zeka çiplerine konum takip teknolojisi entegre etmek. Yıllardır uygulanan ihracat kısıtlamalarına ve son dönemdeki sertleşen önlemlere rağmen Çin'e yönelik kaçakçılığın tamamen önlenememesi, politika yapıcıları kağıt üzerindeki çözümlerin ötesine geçen alternatifler aramaya itti. Bu kapsamda, özellikle gelişmiş yapay zeka çiplerini hedef alan hamleler gündemde.
Bu yeni yaklaşım, bazı gelişmiş yapay zeka grafik işlem birimlerini (GPU) de kapsıyor. Kısıtlamalar nedeniyle Çin'e satışları yasaklanan bu çiplerin yerine, benzer yeteneklere sahip ancak ihracat düzenlemelerine uyum sağlayan yeni modeller üretilse de, kaçakçılığın önüne geçilemediği raporlar arasında yer alıyor.
Beyaz Saray Bilim ve Teknoloji Politikaları Ofisi Direktörü'nün de doğruladığı üzere, hem yazılım tabanlı hem de fiziksel takip çözümleri tartışılıyor. Yapay zeka eylem planının bir parçası olarak sunulan bu fikir, küresel çapta yapay zeka kullanımının hızlanmasıyla birlikte ABD teknolojisinin hakimiyetini sürdürmeyi amaçlıyor.
Bu hamlenin aciliyeti, ihracat kontrollerinin beklenen etkiyi yaratmadığını gösteren kalıcı bir sorundan kaynaklanıyor. Son raporlar, ABD kısıtlamalarının sıkılaşmasına rağmen Çinli şirketlerin sadece üç ayda 1 milyar doların üzerinde değerde yapay zeka çipi kaçırdığını ortaya koyuyor. Sorun, Malezya ve Tayland gibi Güneydoğu Asya ülkeleri aracılığıyla kullanılan üçüncü taraf yönlendirme rotalarıyla daha da karmaşık hale geliyor ve ABD'li yetkililer bu ülkeleri yasa dışı sevkiyatlar için potansiyel merkezler olarak mercek altına almış durumda.
Çiplere konum farkındalığı ekleme fikri bu boşlukları doldurmayı hedeflese de, beraberinde teknik ve ticari engeller getiriyor. Akıllı telefonlar veya dizüstü bilgisayarların aksine, yapay zeka hızlandırıcıları veri merkezlerinde çalıştığı için GPS takibi pratik olmuyor. Edinilen bilgilere göre, erken tartışmalarda, sürekli bağlantıya dayalı olmayan ve güvenli zaman damgalı sinyaller aracılığıyla konumu doğrulayan gecikme tabanlı doğrulama sistemlerinin değerlendirildiği belirtiliyor. Bu yöntemler harici ağlara olan bağımlılığı azaltırken, tasarım karmaşıklığı getiriyor ve yüksek hesaplama ortamlarında performans kaybına yol açmaması gerekiyor.
Sektörün endişeleri mühendisliğin ötesine geçiyor. Takip işlevselliği eklemek maliyetleri artırabilir, bilgisayar korsanları için yeni saldırı yüzeyleri oluşturabilir ve hatta jeopolitik misillemelere yol açabilir. ABD politikası gömülü izlemeyi zorunlu kılarsa, diğer bölgeler de karşılıklı gereksinimler dayatabilir ve küresel tedarik zincirlerini daha da bölebilir. Pekin'in geçtiğimiz günlerde bazı çiplerdeki iddia edilen "takip fonksiyonları" nedeniyle yetkililerini çağırması ve şirketin bu iddiaları reddetmesi, bu riskin gerçekliğini gözler önüne seriyor.
Bu arada, yaptırım konusundaki tartışmalar sektörde farklı görüşleri de ortaya çıkardı. Bazı sektör liderleri, ABD'nin çip kısıtlamalarını bir "başarısızlık" olarak nitelendirerek, aşırı düzenlemenin Çin'in yerel çip gelişimini hızlandırdığını ve Amerika'nın uzun vadeli avantajını aşındırdığını savunuyor. Bu bakış açısı, Washington'ın teknoloji akışını kontrol ederken rakipleri daha hızlı yenilik yapmaya zorlamadan denge kurma konusundaki zorluğunu vurguluyor.
Sorunun büyüklüğü, rahat bir nefes alma şansı bırakmıyor. Çin, dünyanın en büyük yarı iletken tüketicisi konumunda ve geleneksel çip üretiminde önemli bir paya sahip. Yapay zeka çiplerinin küçük bir yüzdesinin bile ele geçirilmesi, özellikle gelişmiş modelleri ve askeri sistemleri güçlendirdiği düşünüldüğünde önemli bir etkiye sahip olabilir.
Şimdilik, donanım düzeyinde takip, Washington'ın şimdiye kadarki en agresif ve tartışmalı yaptırım fikri olarak öne çıkıyor. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, teknik fizibiliteye, endüstri iş birliğine ve jeopolitik sonuçlara bağlı olacak. Ancak mesaj net: Yapay zeka alanındaki gelecekteki atılımlar Amerikan donanımında ve Amerikan gözetiminde gerçekleşmeli.