ABD'de federal hükümet ile üniversiteler arasındaki araştırma fonları konusundaki gerilim sürüyor. Kaliforniya Yüksek Mahkemesi'nin kararıyla, Trump yönetiminin askıya aldığı araştırma hibelerinin iadesi için sunulan bir anlaşma taslağının detayları kamuoyu ile paylaşıldı. UCLA'da görevli akademisyenlerin açtığı dava sonucunda mahkemeye taşınan bu anlaşma, yaklaşık 1.2 milyar dolarlık bir meblağın ödenmesini ve üniversitenin belirli politikalarını değiştirmesini içeriyor.
Anlaşma taslağına göre, öncelikli talepler arasında çeşitlilik programlarının sonlandırılması, trans bireyleri destekleyen politikaların kaldırılması ve kampüs protestolarına yönelik sert tedbirler yer alıyor. Özellikle dikkat çekici olan kısım ise UCLA'nın tüm uyum maliyetlerini üstlenerek ödemesi gereken yaklaşık 1.2 milyar dolarlık tutar. Anlaşmada, bu ödemenin ve diğer şartların yerine getirilmesi durumunda bile federal yönetimin farklı nedenlerle hibeleri kesme veya daha sıkı düzenlemeler getirme hakkının saklı kalacağı belirtiliyor.
Beklenen ve Şaşırtıcı Talepler
Anlaşmanın içeriği, Trump yönetiminin daha önceki üniversite talepleriyle paralellik gösteriyor. En dikkat çeken taleplerden biri, fakülte ve öğrenci düzeyinde tüm çeşitlilik programlarının kaldırılması. Anlaşma taslağında, “ırk, cinsiyet veya etnik kökene dayalı kompozisyon çeşitliliğine ilişkin açık veya zımni hedeflerin kaldırılması, gizli veya vekil tabanlı 'çeşitlilik' işe alım süreçlerinin sona erdirilmesi” gibi ifadeler yer alıyor.
Yabancı öğrenciler de anlaşmanın hedefinde. UCLA'dan, “Batı karşıtı, Amerikan karşıtı veya Yahudi karşıtı rahatsızlık veya taciz eylemlerinde bulunma olasılığı yüksek olan yabancı öğrencilerin” kabul edilmemesini sağlamak üzere bir program oluşturması isteniyor. Ayrıca, uluslararası öğrencilere kampüsün özgür düşünce ve açık tartışma ilkelerini benimsetecek eğitim materyallerinin geliştirilmesi de öngörülüyor. Üniversiteye bağlı hastanenin cinsiyet onaylayıcı bakım hizmetleri sunması yasaklanırken, trans öğrencilerin spor müsabakalarına katılımı engellenecek ve daha önce elde ettikleri başarılar ellerinden alınacak.
Kampüs protestolarına ilişkin de önemli kısıtlamalar getiriliyor. Özellikle son dönemdeki protestoları hedef alan bu düzenlemeler, taciz eylemlerinin yanı sıra gece gösterileri veya üniversitenin kamuya açık etkinliklerini engelleyen eylemleri de yasaklıyor. Özgürlükler açısından endişe verici bir diğer madde ise, “azınlık görüşlerini ifade eden veya özgür ifade eylemlerinde bulunan fakülte ve öğrencileri misillemeden korumak” yönündeki talep; bu maddenin “misilleme”nin ne kadar geniş yorumlanacağına bağlı olarak farklı sonuçlar doğurabileceği düşünülüyor.
Bununla birlikte, anlaşma taslağı, federal yönetimin üniversite eğitiminin işleyişine doğrudan müdahale etmesini engelleyen bazı maddeler de içeriyor. Taslakta, “Bu Anlaşmanın hiçbir hükmü, tek başına veya birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'ne fakülte işe alımını, Üniversite işe alımını, kabul kararlarını veya akademik konuşmaların içeriğini dikte etme yetkisi verdiği şeklinde yorumlanmayacaktır” ifadesi yer alıyor.
Finansal Yükümlülükler ve Belirsizlikler
ABD, UCLA üzerindeki finansal baskısını da artırmayı hedefliyor. Anlaşma taslağında, 1 milyar dolarlık tek seferlik bir ödeme yer alıyor. Ancak bununla birlikte, üniversitenin anlaşmaya konu olan “ihlal”ler nedeniyle karşı karşıya kalabileceği finansal talepleri karşılamak üzere 170 milyon dolarlık bir fon ayırması da isteniyor. Bu, yalnızca başlangıç maliyetleri.
Anlaşma, ayrıca “UCLA, bu Anlaşmanın şartlarının uygulanmasıyla ilgili tüm masrafları üstlenecektir” şeklinde düzenlenmiş. Bu kapsamda, anlaşmaya uyumu denetleyecek bir personel istihdam edilmesi, iç düzenlemelerin değiştirilmesi ve işe alım ile kabul süreçlerine ilişkin çeşitli istatistiklerin toplanarak hükümete sunulması gibi giderler de UCLA'ya ait olacak. Taraflar arasında anlaşmazlık çıkması durumunda bir çözüm izleme görevlisi ve ardından bir hakem için de ödeme yapılması gerekecek.
Anlaşmazlık çözüm süreci, UCLA'ya ek kısıtlamalar getirme potansiyeli taşıyor. Zira “Çözüm İzleme Görevlisi, tarafların bu Anlaşmanın yükümlülüklerine zamanında, esaslı ve etkin bir şekilde uymasını sağlamak için gerekli eylemler konusunda taraflara tavsiyelerde bulunabilir.”
Peki, UCLA tüm bu şartları kabul ederse ne elde edecek? Elbette, daha önce durdurulan araştırma hibelerinin iadesini. Ancak bu iade de belirsizliklerle dolu. Anlaşma taslağında, “Bu Anlaşmanın hiçbir hükmü, Amerika Birleşik Devletleri'nin (Anlaşma süresi boyunca dahil), bu Anlaşmanın yürürlüğe giriş tarihinden sonra gerçekleşen UCLA eylemleriyle ilgili sonraki uyumluluk incelemeleri, soruşturmalar, fon kesme veya dava açma hakkını engellemeyecektir” deniyor. Diğer bir deyişle, federal yönetim dilerse gelecekte de bu hibeleri tekrar kesme yetkisini elinde bulunduracak.
ABD yönetiminin, fon kesintisi tehdidiyle üniversitelerden daha kapsamlı değişiklikler talep etme niyetinde olduğu görülüyor. Taslak, federal fonların üniversitelerin eğitim ve işe alım süreçleri üzerindeki kontrolünü federal hükümete devretmesi koşuluna bağlayan “üniversite sözleşmesi” taslağındaki şartlardan UCLA'yı koruyacak herhangi bir madde içermiyor.
UCLA henüz bu anlaşmayı kabul etmemiş olsa da, aynı dönemde federal hükümetle anlaşmaya varan başka üniversitelerin de olduğu biliniyor. Bu durum, bu üniversitelerin benzer anlaşmaları kabul etmiş olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.