Amerika Birleşik Devletleri hükümeti, yarı iletken devi Intel ile tarihi bir anlaşmaya imza attı. Anlaşma kapsamında ABD hükümeti, Intel'in %9.9'luk hissesini satın alarak şirkete 8.9 milyar dolarlık bir yatırım yapacak. Bu yatırımın önemli bir kısmı, ABD içinde çip üretimini teşvik etmek amacıyla CHIPS Yasası kapsamında ayrılan fonlardan karşılanacak.
Anlaşma detaylarına göre, ABD hükümetinin Intel'den alacağı hisse için 5.7 milyar dolarlık CHIPS Yasası fonu ve Pentagon'un Güvenli Sığınak Programı kapsamında verilen 3.2 milyar dolarlık hibe kullanılacak. Intel'in daha önce aldığı 2.2 milyar dolarlık CHIPS Yasası hibeleri de hesaba katıldığında, şirkete yapılan toplam kamu finansmanı 11.1 milyar dolara ulaşmış oluyor.
ABD hükümeti, Intel'in toplam hisselerinin %9.9'unu temsil eden 433.3 milyon adet hisseyi hisse başına 20.47 dolardan satın alacak. Bu yatırım, hükümetin yönetim kurulunda yer alması veya şirketin yönetimine doğrudan müdahale etmesi anlamına gelmiyor; yatırım pasif nitelikte olacak. Ancak, hissedar onayı gerektiren konularda Intel Yönetim Kurulu ile birlikte oy kullanma hakkına sahip olacak.
Anlaşmanın dikkat çekici bir diğer yönü ise Intel'in dökümhane (foundry) işinin %49'undan fazlasını satması durumunda devreye girecek bir madde. Bu durumda ABD hükümeti, hisse başına 20 dolardan ek %5'lik hisse alma hakkını kullanabilecek. Bu madde, ABD hükümetinin Intel'in üretim stratejilerindeki olası değişikliklere karşı bir güvence olarak değerlendiriliyor.
Bu anlaşma, Intel'in ABD'deki üretim kapasitesini artırma ve yerelleşme çabalarını desteklerken, aynı zamanda diğer teknoloji şirketleri için de benzer işbirliklerinin önünü açabilir. Bazı analistler, bu durumun Intel'in ABD'de üretim yapan müşterileri için rekabet avantajı yaratabileceğini belirtiyor. SoftBank'ın da daha önce ABD'deki yarı iletken inovasyonuna erişim sağlamak amacıyla Intel'e 2 milyar dolarlık yatırım yapma kararı, bu alandaki küresel ilgiyi gözler önüne seriyor.
Bununla birlikte, bu anlaşmanın Intel için bazı riskleri de beraberinde getirebileceği konuşuluyor. Mevcut hissedarlar için %10'luk bir seyreltme etkisi yaratabileceği, Ohio fabrikası gibi kritik projelerde teslimat baskısını artırabileceği ve özellikle Çin pazarındaki müşteriler tarafından daha fazla incelemeye tabi tutulabileceği öngörülüyor.
