Yapay zeka dünyasında her gün milyarlarca dolarlık yatırımlar yapılıyor. Bu alanda bugün duyurulan 1 milyar dolarlık anlaşma ise, sadece yapay zeka sohbet botlarının kullanıldığı veri merkezlerinden çok daha büyük bir öneme sahip.
ABD Enerji Bakanlığı (DoE) ve AMD, nükleer füzyon ve tıp alanındaki gelecekteki araştırmalara temel oluşturacak iki süper bilgisayar inşa etmek üzere ortaklık kurduklarını açıkladı. Bu iş birliği, DoE ve Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı (ORNL) ile AMD, HP ve Oracle'ı bir araya getiriyor. Anlaşmaya göre, ORNL veri merkezlerini barındıracak ve muhtemelen enerji ihtiyacını karşılayacak. Özel şirketler ise donanım ve yazılım maliyetlerini üstlenecek. İnşa edildikten sonra, iki taraf da hesaplama gücünü paylaşacak.
Süper bilgisayarların ana donanım bileşenleri, beklendiği gibi tamamen AMD'den oluşacak. İlk bilgisayarın adı Lux ve altı ay içinde faaliyete geçmesi planlanıyor. Bu sistem, her biri 1400 Watt güç tüketen 1400 adet AMD Instinct MI355X hızlandırıcı kullanacak. ORNL direktörü, Lux'un mevcut süper bilgisayarlara kıyasla yapay zeka alanında üç kat daha güçlü olacağını belirtirken, AMD CEO'su bu büyüklükteki bir süper bilgisayarın en hızlı kurulumu olduğunu ifade etti.
İkinci süper bilgisayarın adı Discovery olacak ve 2028'de teslim edilmesi, 2029'da ise faaliyete geçmesi hedefleniyor. Discovery, AMD'nin piyasaya çıkacak Instinct MI430 parçalarını kullanacak. Bu tasarım, bir adet Epyc işlemci ve dört adet MI430X-HPC yongası içerecek. 430X ve 450X, aynı tasarımın farklı versiyonları olup, ilki yüksek hassasiyetli FP32 ve FP64 performansı sunarken, ikincisi FP8 ve FP16 üzerinde yoğunlaşacak.
ABD Enerji Bakanı, bu projenin birçok alanda araştırmaları hızlandıracağını ve nükleer enerjiden kanser tedavilerine, ulusal güvenliğe kadar uzanan büyük bilimsel sorunların çözülmesine yardımcı olacağını belirtti. Özellikle füzyon enerjisi konusunda iyimser olan Bakan, bu sistemlerin yardımıyla önümüzdeki iki ila üç yıl içinde füzyon enerjisini kullanmak için pratik yollar bulunacağına inanıyor. Ayrıca, beş ila sekiz yıl içinde kanserin yönetilebilir bir hastalık haline gelmesini umuyor.