Güney İtalya'daki 2500 yıllık bronz kapların dibinde bulunan yapışkan madde, 70 yıldır süren arkeolojik tartışmaya son noktayı koydu. Yapılan kimyasal analizler sonucunda, bu gizemli kalıntının bal olduğu ortaya çıktı.
Bilim insanları ve arkeologlardan oluşan bir ekip, son teknoloji analiz tekniklerini kullanarak macun kıvamındaki kalıntıyı inceledi. MÖ 6. yüzyılda kurulmuş Paestum kentinde bulunan bronz kapların, aslında petek içeren bal saklamak için kullanıldığı sonucuna varıldı.
Çalışmanın baş yazarlarından biri olan kimyager, "Antik Yunanlıların balı bir süper gıda olarak gördüğünü görmek ilginç," dedi. Araştırmacılar, bulgularını Amerikan Kimya Derneği Dergisi'nde yayınladılar.
Bal ve bal arıları, antik Yunan ve Roma tıbbında, ritüellerinde, kozmetiklerinde ve mutfaklarında önemli bir yere sahipti. 1954'te yer altı tapınağında sekiz bronz kap bulan arkeologlar, kapların ölümsüzlüğün bir sembolü olarak bal içerdiğini düşünmüşlerdi. Ancak 70 yılı aşkın sürede yapılan dört farklı denemeye rağmen, balı destekleyecek şeker kalıntısı hiç bulunamamıştı.
Carvalho ve ekibi, kimyasal analiz tekniklerindeki son gelişmelerden yararlanarak bu gizemli yapışkan maddenin kökenini yeniden inceleme kararı aldı. Kütle spektrometrisi adı verilen, farklı molekül ve bileşikleri tanımlayabilen bir teknik kullanan araştırmacılar, antik kap kalıntılarında ilk kez tam heksoz şekerleri tespit ettiler. Araştırmacılar, taze balın yaklaşık %79'unun heksoz şekerlerinden oluştuğunu ve bunların en bol bulunanının fruktoz olduğunu belirttiler.
Antik numunedeki proteinlerin analizi, işçi arılar tarafından üretilen sütümsü bir salgı olan arı sütü varlığını ortaya koydu. Araştırmacılar ayrıca, Avrupa bal arısı türüne özgü, proteinlerin daha küçük versiyonları olan peptitleri de elde ettiler.
Bu analizler sonucunda araştırmacılar, çalışmanın bal varlığını destekleyen ilk doğrudan moleküler kanıtı sunduğunu, muhtemelen petekler şeklinde sunulduğunu belirttiler. Carvalho, "Antik kalıntılardaki şeker miktarı, modern balla karşılaştırıldığında çok düşük," dedi. Kalıntının tadının yıkanmış petek gibi, ancak biraz daha asidik olduğunu da ekledi.
Araştırmacılar ayrıca bal karışımında bakır iyonları da tespit ettiler. Bu iyonların mikroorganizmaları öldürebilen biyosidal özelliklere sahip olması nedeniyle, Carvalho, "Bunların varlığı, kalıntının yüzeyindeki şekerlerin korunmasına katkıda bulunmuş olabilir," diyerek balın binlerce yıl dayanmış olabileceğini belirtti.
Bu kalıntıların incelenmesi, arkeologların antik ritüelleri ve tapınakları daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Kaplar, Paestum'daki bir yer altı tapınağında bulunmuştu. Bu tapınakta aynı zamanda üzerinde yünle sarılmış demir çubuklar bulunan büyük bir ahşap masa da yer alıyordu.
Sunulan adak, İtalya'nın bugünkü çizmesinin kemerinde yer alan antik Yunan şehri Sybaris'in efsanevi kurucusu Helice'li Is'a yapılmış olabilir. Sybaris MÖ 6. yüzyılda yıkıldığında, sakinleri kaçıp Poseidonia adında bir şehir kurmuştu. Ancak MÖ 3. yüzyılda Romalılar tarafından ele geçirildiğinde, şehir Paestum olarak yeniden adlandırıldı.
Yeni çalışma, "analitik teknikler gelişmeye devam ettiği için müze koleksiyonlarını yeniden analiz etmenin faydalı olduğunu" gösteriyor.