Ara

150 Milyon Yıllık Gizem Çözüldü: Fırtınada Hayatını Kaybeden Yavru Pterozorların Hikayesi

Milyonlarca yıl boyunca taşın içinde kilitli kalmış minicik kemikler, nihayet hüzünlü hikayelerini anlattı.

Paleontologlar, 150 milyon yıllık fosillerin, şiddetli bir hava olayında hayatını kaybetmiş iki yavru pterozora ait olduğunu ortaya çıkardı.

Bu keşfin dikkat çekici yanı, araştırmacıların sadece ölüm şekillerini yeniden yapılandırabilmeleri değil; aynı zamanda bu kadar narin kemiklerin zamanla korunabilmesi de büyük bir başarı.

Pterozorların iskelet yapısı inanılmaz derecede hafiftir. Oyuk ve ince duvarlı kemikler uçuş için idealdir ancak fosilleşme için pek elverişli değildir. Tek bir tanesinin korunma olasılığı zaten düşüktür ve hayvanın ölümünü anlatan bir fosil bulmak daha da nadirdir.

Bu iki dikkate değer özelliğin aslında birbiriyle bağlantılı olduğu anlaşıldı. Şiddetli fırtınaların yarattığı koşullar, kemiklerin korunmasına yol açan ortamları oluşturmuştur.

Pterozor fosil kayıtlarının belirli bir yönü oldukça ilginçtir. Almanya'nın güneyindeki Üst Jura dönemine ait Solnhofen platil kireçtaşları, yüzlerce bireysel ancak çoğu eksik pterozor örneği barındırır. Bu, birden fazla pterozor türü ve anatomileri hakkında önemli bir veri hazinesidir.

Ancak nedense, bu örneklerin büyük çoğunluğu genç pterozorlara aittir.

Pterozorlar genel olarak kemiklerinin kırılganlığı nedeniyle fosil kayıtlarında iyi temsil edilmez. Gençlerin kemikleri ise yetişkinlerden daha kırılgandır. Öyleyse neden sadece bu tek yerde özellikle onlarınki korunmuş olsun?

Araştırmacılar, bir yıl arayla keşfedilen ve ironik bir şekilde Şanslı I ve Şanslı II olarak adlandırılan iki yavru pterozor çiftinin bu soruya bir yanıt verebileceğini düşündüler. Bu iki minicik birey, gövdeleri modern bir fareden daha küçük olup, bulundukları andan neredeyse hiç değişmeden, tam, bütün ve eklemli bir şekilde korunmuşlardı.

Her iki bireyde de belirgin şekilde kırık kanat kemikleri bulunuyordu; biri sol kanatta, diğeri sağ kanatta. Her iki kırığın da benzer, alışılmadık bir şekilde, humerus kemiğinde temiz, eğimli bir kırık olduğu görüldü. Sanki kemiği kıran kuvvet burulma hareketiyle uygulanmış gibiydi. Bunun üzerine araştırmacılar olayı çözmek için işe koyuldu.

Solnhofen kireçtaşlarının bir zamanlar tuzlu bir lagünün çamurlu yatağı olduğu belirtiliyor. Ekibin yeniden yapılandırdığı olaylar dizisine göre, iki minik pterozor güçlü bir fırtınada hayatını kaybetti. Şiddetli rüzgarlar kanat kemiklerini kırmıştı.

Aynı rüzgarlar, henüz bir veya iki haftalık bu narin yavruları, fırtına koşullarıyla çalkalanan ve dalgalı olan lagün sularına savurarak dibe batmalarını sağlamış olmalı. Orada, tortullar hızla birikerek kalıntılarının üzerine katmanlar halinde yığıldı ve onları çağlar boyu korudu.

Fosil yatağındaki diğer minik kalıntıların bolluğu da bu teoriyi destekliyor. Daha yaşlı ve olgun pterozorlar, yavrularını öldüren fırtınalara dayanacak kadar güçlü olurlardı. Elbette onlar da eninde sonunda ölürlerdi, ancak sakin koşullarda suya düşen cesetleri batmadan önce yüzer, parçalarına ayrılır ve çürürdü.

Dolayısıyla, lagün dibinde korunan pterozor kemiklerinin büyük çoğunluğu daha zayıf, daha küçük bireylere ait olurdu. Bu, uzun süredir çözülemeyen bir gizeme getirilen şık bir açıklama oldu.

Araştırmacılar, yüzyıllardır bilim insanlarının Solnhofen lagün ekosistemlerinde küçük pterozorların hakim olduğuna inandığını, ancak bu görüşün artık büyük ölçüde yanıltıcı olduğunun anlaşıldığını belirtiyor. Bu pterozorların çoğu lagüne yerel değildi; büyük olasılıkla yakındaki adalarda yaşayan ve maalesef güçlü fırtınalara yakalanan deneyimsiz genç bireylerdi.

Önceki Haber
Bilim İnsanlarından 'Sperm Botlar': Yapay Rahimde Test Edildi, Tıpta Devrim Yolda Olabilir!
Sıradaki Haber
Teknoloji Dünyası Yeni Nesil İşlemcilere Hazırlanıyor: HWiNFO'dan Şaşırtan Destek Güncellemesi!

Benzer Haberler: