Ölüleri mumyalama, binlerce yıldır dünyanın pek çok yerinde uygulanan bir cenaze ritüelidir. Ancak yeni bir keşif, bu uygulamanın ne kadar yaygın olabileceğini yeniden düşünmemize neden oluyor.
Güneydoğu Asya ve güney Çin'de yapılan kazılarda, bilinçli olarak mumyalanmış olabileceğine dair işaretler taşıyan kemikler bulundu. Bu kalıntıların yaşının 12.000 yıla kadar, yani Neolitik öncesi döneme uzandığı tespit edildi.
Bu bulgular, mumyalama denince akla ilk gelen kültürler olan Şili'deki Chinchorro halkının 7.000 yıl önce ve Antik Mısırlıların 5.600 yıl önce mumyalama yapmasından binlerce yıl öncesine dayanıyor.
Peki, bu kadar eski mumyalama örnekleri neden daha önce fark edilmedi? Bunun nedeni, o dönemdeki Asya kültürlerinin kullandığı tekniğin, daha iyi bilinen mumyalama yöntemlerinden oldukça farklı olması.
Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden arkeolog Hsiao-chun Hung liderliğindeki bir ekip tarafından yapılan çalışmaya göre, bu bireyler açık ateşte uzun süreler boyunca yavaşça tütsülendi. Bu uygulama, daha sonraki dönemlerde Avustralya ve Yeni Gine'de görülen defin yöntemlerine benziyor ve ortak cenaze ritüelleri aracılığıyla bir kültürel bağa işaret ediyor.
Araştırmacılar, bulguları hakkında şöyle yazıyor: "Güneydoğu Asya'dan elde ettiğimiz defin örnekleri, kafatası morfolojisi ve genetik benzerlikler açısından yerli Yeni Gine Yaylası ve Avustralya popülasyonlarıyla akraba olan avcı-toplayıcı topluluklar arasında 10.000 yılı aşkın süre boyunca devam eden dikkat çekici kültürel inançları ve ölüm sonrası ritüellerini vurguluyor."
Arkeologlar daha önce, Güneydoğu Asya ve güney Çin'i kapsayan geniş bir coğrafi bölgedeki Neolitik öncesi birçok defin örneğinin ortak noktaları olduğunu fark etmişlerdi. Çoğunda, kişi cenin pozisyonunda, sıkıca bağlanmış halde bulunuyordu. Ayrıca, bu definlerin çoğunda kemiklerde yanma izleri görülüyordu.
Bu kültürlerin ölülerini nasıl işlediği ve belirgin defin pozisyonlarını nasıl elde ettiği soruları uzun süredir açıkta kalmıştı. Hung ve meslektaşları, kalıntıların, tıpkı Yeni Gine Yaylaları'ndaki bazı kültürlerin günümüzde ölülerini işleme şekline benzer şekilde, tütsülenerek kurutulduğu hipotezini öne sürdü.
Araştırma ekibinin incelemesi, güney Çin, kuzey Vietnam ve Endonezya'daki 11 farklı bölgeden, 4.000 ila 12.000 yıl öncesine tarihlenen 54 Neolitik öncesi defin örneğinden alınan 69 kemik örneğini kapsıyordu. Bu kemikler, X-ışını kırınımı (XRD) ve Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi (FTIR) ile incelendi. XRD, 500 santigrat derecenin üzerindeki sıcaklıklarda kemik yapısında meydana gelen değişiklikleri tespit etmede etkilidir. FTIR ise düşük sıcaklıklardan kaynaklanan kemik değişikliklerini saptamada daha iyidir.
Beş örnekte güvenilir FTIR sonuçları elde edilemedi, bu da geriye 64 örnek kaldığı anlamına geliyor. Bu örneklerin büyük çoğunluğu (%84 civarı) ısıya maruz kaldığına dair kanıtlar gösterdi. Bazı kemiklerde is izleri de vardı ve aynı kişiden alınan farklı kemiklerde farklı değerler elde edilmesi, ısı uygulamasının seçici olduğunu düşündürüyordu. Ayrıca bazı kemiklerde kesik izleri de tespit edildi.
Bulgularına dayanarak araştırmacılar, sürecin, Yeni Gine'deki Dani halkının modern cenaze ritüellerine benzediğine inanıyor. Buna göre, ölen kişi sıkıca bağlanıp haftalarca, hatta aylarca alçak, dumanlı ateşlerin üzerinde asılı tutuluyor. Kemiklerdeki kesikler, drenaj veya eklem yerlerinden ayırma amaçlı yapılmış olabilir.
Birey yeterince mumyalandıktan sonra cenaze törenleri devam ediyor. Dani halkı için bu açık havada sergilemeyi içerirken, Neolitik öncesi kültürlerde bu defin işlemiyle tamamlanıyordu.
Bu bulgular, bilinçli mumyalama uygulamasının dünyada düşündüğümüzden çok daha yaygın, karmaşık, çeşitli ve eski olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar, "Tütsülenmiş mumyalama geleneği, antik Güneydoğu Asya ile etnografik Papuan ve Avustralya ölüm sonrası pratikleri arasındaki uzun vadeli kültürel kalıcılığın güçlü bir kanıtı olarak hizmet ediyor. Dahası, arkeolojik bulgular, bu geleneğin kuzeydoğu Asya ve Jomon Japonya'dan batı Okyanusya ve Avustralya'ya kadar geniş bir bölgede, avcı-toplayıcı toplumlar arasında binlerce yıldır biliniyor olabileceğini öne sürüyor." şeklinde açıklıyor.
Araştırmacılar, "Bu uygulama aracılığıyla, tütsülenmiş ve korunmuş ölü bedenler, insanların atalarıyla fiziksel ve ruhsal bağ kurmalarını, zaman ve hafızayı köprülemelerini sağladı." ifadelerini kullanıyor.