Ara

117 Yaşındaki Kadının Genetik Sırları Ortaya Çıktı: Uzun Ömrün Anahtarı DNA’da mı?

Yaşlanmanın kaçınılmaz etkilerinden kaçmak mümkün olmasa da, 110 yaşını aşan süper centenarian'lar (yüz yılı aşkın yaşayanlar) bu süreci geciktirmekte ilginç bir yeteneğe sahip görünüyor. Dünyanın en yaşlı insanlarından birinin, 117 yaşına kadar yaşamasının nedenlerinden birinin, olağanüstü derecede genç bir genoma sahip olması olduğu yapılan kapsamlı bir sağlık değerlendirmesiyle ortaya kondu.

Kişiye ait bazı nadir genetik varyantların uzun ömürlülük, bağışıklık fonksiyonları ve sağlıklı bir kalp ile beyin ile ilişkili olduğu belirlendi. İspanya'daki bilim insanları, bu bulguları insan yaşlanması biyolojisine yeni bir bakış açısı sunmak, sağlıklı yaşlanma için biyobelirteçler ve yaşam süresini uzatabilecek potansiyel stratejiler geliştirmek amacıyla kullanmayı hedefliyor.

Elde edilen sonuçlar, 2024 yılında hayata veda eden ve o dönemde dünyanın en yaşlı insanı olan kişinin vefatından önce bağışladığı kan, tükürük, idrar ve dışkı örneklerine dayanıyor. Barselona'daki Josep Carreras Lösemi Araştırma Enstitüsü'nde görevli bilim insanlarından oluşan bir ekibe göre, kişinin hücreleri kronolojik yaşından çok daha genç davranıyor ve bu durum, Katalonya'daki kadınların ortalama yaşam süresini 30 yıldan fazla aşmasını açıklıyor.

Kişinin ileri yaşlarında genel olarak iyi bir sağlık durumuna sahip olduğu, özellikle kardiyovasküler sağlığının mükemmel olduğu ve iltihaplanma düzeylerinin çok düşük olduğu belirtiliyor. İleri yaşına rağmen, bağışıklık sistemi ve bağırsak mikrobiyotasında daha genç bireylerde görülen özelliklere sahip olduğu gözlemlendi. Ayrıca, 'kötü' kolesterol ve trigliserit seviyeleri oldukça düşükken, 'iyi' kolesterol seviyeleri ise oldukça yüksekti. Bu faktörlerin, kişinin olağanüstü sağlığı ve uzun ömrü üzerinde rol oynamış olabileceği düşünülüyor.

Kişinin zihinsel, sosyal ve fiziksel olarak aktif bir yaşam sürdürdüğü biliniyor, ancak genetik faktörlerin de önemli bir rol oynadığına inanılıyor. Akdeniz diyeti ve yüksek yoğurt tüketiminin yaşam süresine katkı sağlamış olabileceği düşünülse de, aşırı uzun ömürlülüğün muhtemelen geniş bir genetik ve çevresel değişkenler yelpazesinden etkilendiği anlaşılıyor.

İlginç bir şekilde, bilim insanları kişinin kromozomlarının uçlarında bulunan ve yaşlanmayla kısalan telomerlerinde büyük bir aşınma fark ettiler. Telomerler genetik materyalimizi korurken, kısalmaları ölüm riskini artırıyor. Ancak, en yaşlı bireyler arasında yapılan son çalışmalar, telomerlerin yaşlanmanın güvenilir bir biyobelirteci olmayabileceğini öne sürüyor. Hatta, kişinin telomerlerinin kısa olması, kanserin çoğalmasını engelleyerek ona bir avantaj sağlamış olabilir.

Araştırmacılar, bu tek bir olağanüstü bireyden elde edilen bulgulara rağmen, aşırı ileri yaşın ve kötü sağlığın doğası gereği birbirine bağlı olmadığını belirtiyor. Ancak, sadece bir kişi üzerinde yapılan araştırmanın, diğer insanlara genellenebilecek sonuçlar üretmekte sınırlı olduğu kabul ediliyor. Bu nedenle, daha geniş kohortlarda yapılacak araştırmaların sonuçları daha net ortaya koyacağı düşünülüyor.

Buna rağmen, olağanüstü uzun ömürlü kişileri daha kısa ömürlü akranlarıyla karşılaştıran daha büyük çalışmalar da, bazı insanları diğerlerinden ayıran biyobelirteçler bulmuştur. Bu özellikler, hastalık direncini artırıyor olabilir. Yüz yaşını aşanların sayısı dünya çapında hızla artıyor olsa da, 100 yaşına ulaşanların yalnızca %10'u sonraki on yılı görebiliyor. Bu kişi, araştırmacılara aşırı insan ömrünü mümkün kılan potansiyel yolları incelemek için nadir bir fırsat sunmuştur.

Önceki Haber
Subnautica 2 Davasında Yeni Gelişme: Krafton, Kurucuları Gizli Dosya Çalmakla Suçluyor!
Sıradaki Haber
Güneş Rüzgarını ve Uzay Hava Durumunu İzleyecek Üç Görev Tek Roketle Uzaya Fırlatıldı!

Benzer Haberler: